Yul Brynner / Efsane Oyuncular
Yul Brynner, ciddi anlamda bir kariyere müzikallerde ve özellikle de etkili bir Broadway oyunu olan Kral ve Ben ile başladı. Arka arkaya oynadığı filmlerle de hem başarısını hem de oyunculuğunu kanıtladı. 41 filmden oluşan filmografisine önemli işler sığdırdı. Alışılmışın ötesinde, hatta sıra dışı sayılacak bir karaktere sahipti. Bu ayrıksılık onu efsane oyuncular kategorisine taşıdı.
Yul Brynner: Rusya’dan Oscar’a…
1920 yılında, Ekim Devrimi’nin ardından imparatorluktan sosyalist devlet olma yoluna ilerleyen Rusya’nın Vladivostok şehrinde doğdu. Ailesinin verdiği isim Yuliy Borisovich Briner idi. Babası İsviçre-Alman köklerine sahip bir maden mühendisi, annesi Buryat-Rus kökenli bir aktris ve şarkıcıydı. Baba Briner, Moskova Sanat Tiyatrosunun oyuncularından birine aşık olup ailesini terk etti. Ayrılıkla birlikte Yul’un annesi kız kardeşini de yanına alarak Çin’e taşındı. Brynner Çinde Genç Hristiyan Erkekler Organizasyonu’na (YMCA) ait bir okulda okudu.
1932 yılında annesi Çin ve Japonya arasındaki savaş korkusuyla çocukları alıp Paris’e taşındı. Bu dönemde Brynner hayatını Rus gece kulüplerinde gitarla rus ve çingene şarkıları çalarak kazandı. Aynı dönemde bir sirkte trapezci olarak uzun zaman eğitim alarak gösterilere çıktı. Belini incittiğinde trapezi bırakması gerektiğini anladı ve kendini oyunculuğa verdi. 1938 yılında annesinin lösemiye yakalandığı anlaşılınca Çin’e geri döndüler.
1940 yılında az bir ingilizceyle ve annesiyle New York’a göç etti. Kariyerine de bu şehirde başladı. 2.Dünya Savaşı patlak verince Savaş Bilgilendirme Ofisi’nin Fransa’ya yayın yapan radyosunda spiker olarak çalıştı. Bu arada oyunculuk dersleri de alıyordu. İlk rolü Shakespeare’in 12.Gece’sinde küçük bir roldü ama Broadway’deydi. Bir süre küçük rollerle idare etti. The Lute Song’da oynarken moda fotoğrafçısı Geırge Platt Lynes için çıplak pozlar verdi. 1949’da ilk filmi olan Port of New York’da oynadı.
1951 yılı geldiğinde hayatı tümden değişti. Çünkü artık Broadway’in en ünlü oyuncularından biri olmuştu. 4625 kez sahnelenecek olan olan The King and I (Kral ve Ben) müzikalinde başrolü kapmıştı. Bu ona sinemanın da kapılarını açtı. Aynı adlı filmle 1956 yılında En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını aldı. 1956 Brynner’ın yılıydı. Cecile B.DeMille’in On Emir’inde (The Ten Commandments) ve Ingrid Bergman ile baş rolü paylaştığı Anastasia’da oynadı.
Broadway’in Ötesi
Dönemin büyük bütçeli ve kaliteli filmlerinde zorlanmadan baş rol alıyordu artık. 1958’de Karamazov Kardeşler’de (The Brothers Karamazov) oynadı. Aynı zamanda filmin soundtrack’inde bazı şarkıları seslendirdi. 1960 yılında çekilen The Magnificent Seven (Muhteşem Yedili / Yedi Silahşörler) filmine kadar yılda 7 filmde oynadı. Brynner, Broadway’deki ününün çok ötesindeydi artık.
Her yıl çevirdiği filmlerle zirveden inmezken bir çok oyuncunun yapamayacağı ve hatta yapmak istemeyeceği bir şeyi hem de 1969 yılında yaptı. Peter Sellers’ın The Magic Christian filminde küçük bir rol de olsa travesti bir şarkıcıyı canlandırdı.
1973’de bugünlerde TV dizisi versiyonunu izlediğimiz Westworld’de oynadı. 75’de yine bir bilim kurgu filmi olan The Ultimate Warrior’da ve 76’da Westworld’ün devamı Futureworld’de oynadı. Sinema kariyerinin son filmi Death Rage bir İtalyan yapımıydı ve ortalama bir filmdi.
1985 yılında 12 yaşından beri aktif olarak içtiği sigaradan kaynaklı akciğer kanserinden öldü. Öldüğünde ardında 41 uzun metraj ve 2 kısa film, binlerce fotoğraf (daha sonra kızı tarafından seçilen fotoğrafları Yul Brynner: Photographer adıyla kitap olarak basıldı), 2 kitap ve The Gypsy and I: Yul Brynner Sings Gypsy Songs adında bir albüm bırakmıştı.