Albümler

Uriah Heep / Look At Yourself / 1971 / Albüm

70’li yıllarda özellikle Rock müzik içinde türler, janrlar, biçimler haddinden fazla farklılıklar gösterdiğinden dolayı o dönem içinde “en iyi albüm”ler ayrımı yapmak ve yapabilmek çok kolay. Normalde pek ciddiye alınacak bir şey değil bu “en iyi…” meselesi. Bunun bir ayarı yok çünkü. Kişisel beğenilere göre farklılıklar gösterir mutlaka. Her ne kadar müzikal alt yapının kalitesi, çeşitliliği, farklılığı, yenilikçiliği gibi etkenler üzerinden değerlendirmeler yapmak doğru olsa da bu değerlendirmelere dahil olamayıp da beğenilen bir dolu “şey” çıkabilir ortaya. Her iki açıdan bakarak konuşsak da Look at Yourself, Heavy Progressive Rock türünün en iyi albümlerinden biridir önermesi pek yanlış olmaz. Daha ilk dinleyişte insanın içine işleyen parçalardan oluşan albümdeki kolay sayılamayacak olan altyapı ancak bir kaç dinlemeden sonra fark edilir. İlk anda sizi sarmalayan melodik yapının altta ne kadar farklı ve zor şekilde işlendiğini anladığınızda albüme hakkını vermiş olursunuz.

Her ne kadar böylesi bir girizgahı hak eden albümlerden de olsa, belki de Rock tarihinin en berbat albüm kapaklarından birine sahip olmasıyla da rahatlıkla nam salabilir Look at Yourself. Albümün adı ‘kendine bak’ diye ortaya bir ayna, üstüne de bir çift göz kondurduk mu bu iş tamamdır mantığıyla halledilmiş gibi duran kapağı gören kimsenin beğendiğine şahit olmadım henüz. Eh, tabi dış görünüşe aldanmamak lazım…

Uriah Heep / Look At Yourself
Look At Yourself / 1971

70’lerin kendi “sound”unu yakalayabilmiş / yaratabilmiş gruplarındandır Uriah Heep. Kökenleri The Gods, Toe Fat ve sonunda Spice ile alakalıdır. Bugünlerde pek bilinen gruplar olmamakla birlikte kendilerine tarihte yer edinebilen işler çıkarmış gruplardır üçü de.

The Gods ve Toe Fat’te kendini kanıtlamış olan Ken Hensley’nin yolu kuzen olan David Byron ve Mick Box ile kesişir. Spice adı altında kaydettikleri parçalardan sonra da işleri büyütüp bir üst aşamaya taşımak isterler ve Uriah Heep ortaya çıkar. Çıkardıkları ilk iki albümle başarıyı yakalayan grup 3. albüm Look at Yourself ile başarıyı perçinler. Atlantiğin iki yakasında da bilinen, tanınan, konserlere çıkan gruplardan olurlar.

Albümün adı ve aynı zamanda açılış parçası sert bir başlangıç yapar. Ritim ve David Byron vokaliyle kaçmakta olduğumuzun kanıtıdır adeta. Araya giren Hensley klavyesi ile üzerimizdeki stresi arttırır. Sonuçta kendimizden kaçıyoruzdur ve aslında bu pek mümkün değildir. Parçadaki vurmalıları dönemin garip gruplarından Osibisa’nın elemanları Tontoh, Osei ve Amao’nun çaldığını belirtmek gerek.

Peşinden gelen parçanın I wanna be free olması pek de garip değil herhalde. İnsan kendinden kaçıyorsa isteyeceği ilk şey özgürlük olacaktır sanırım. Oldukça sert bir gitar / klavye girişiyle açılan ama Byron vokalinin gelmesiyle yumuşak havaya bürünen parça genelde göz ardı edilen ama aslında atlanılmaması gereken yapıtlardandır.

Rock müziğin uzun ve etkili baladlarından olan July Morning senfonik bir havada ilerler. Kendine has bir atmosferi vardır. Bir kez dinlediğinizde bir daha aklınızdan çıkmaz. Konuk müzisyen Manfredd Mann’ın Moog desteğiyle kullanılan gitarlar Uriah Heep için bir ilktir. Byron’ın sade vokali, basit ve özelliksiz sözleri ile başyapıt kategorisinde anılabilecek parçalardandır. July Morning’in Sovyetler Birliği‘nde hit olan ilk rock parça olduğu söylenir.

Kısmen karmaşık ama sıradan bir rockabilly gibi başlayan Tears in My Eyes, Byron’ın karmaşık vokali ve Box’ın wah-wah gitarıyla yönünü değiştirerek son derece gelişkin ve yeni bir hal alıyor.

Kuşkusuz albümün en sert parçasıdır Shadows of Grief. Adına yakışır bir havada (keder gölgeleri) ilerler. Gizem dolu bir vokal, tüyler ürperten koro bölümleri ve sürekli değişen yapısıyla ve sonuna noktayı koyan karanlık klavye sesleri ile alışılmadık parçalardandır.

What Should Be Done ise bu albüme koyulabilecek en olası ve en doğru, sona yaklaşıldığını gösterebilen şarkıdır. Albüm boyunca dinleyiciyi oradan oraya sürükleyen, bazen yerden yere vurup bazen ise yere göğe sığdıramayan yapı bu son parçada David Byron’un vokali ve Ken Hensley’nin klavyesi ile balad havasında ortamı yumuşatır.

Ve son parçaya gelindiğinde başta kendinizi What Should Be Done ile aynı havada hissedersiniz ama kısa bir süre sonra her şey değişir ve saf Rock’n Roll ortaya çıkar. Lakin parçanın berbat bir adı vardır ve dinleyicinin performansını %30 düşürür.. Love Machine.

URIAH HEEP

Ken Hensley / Organ, Piyano, Gitar, Akustik Gitar & Vokal
Mick Box / Lead Gitar & Akustik Gitar
David Byron / Lead Vokal
Paul Newton / Bass Gitar
Ian Clarke / Davul

Konuk Müzisyenler:
Teddy Osei, Mack Tontoh & Loughty Amao from “Osibisa” – Vurmalılar “Look At Yourself”
Manfred Mann / Moog “July Morning”

LOOK AT YOURSELF

1. Look At Yourself (5:07)
2. I Wanna Be Free (3:59)
3. July Morning (10:36)
4. Tears In My Eyes (5:02)
5. Shadows Of Grief (8:40)
6. What Should Be Done (4:13)
7. Love Machine (3:37)

BONUS :
1. Look At Yourself (3:07) Edited Version
2. What’s Within My Heart (5:23)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir